ya ben bir yerlerde hata yapıyorum ya da kol bozuk
Yazdığım cümleler özgürleşemiyorlar bu elin altında. Bir yerlere sıkıştılar belki de sığındılar şu sıralar. Çıkartamadığım için korkuyorum onlardan. İçimdeler ve içimdekiler için korku verici bir vaziyetteler. İçimden hiçbir şey taşmıyor. İstiyorum ki o özgürlüğe engel olan el uzansın kalbime, çıkarsın olmayan vicdanımı ve fırlatsın ona. İnsanın içine hiçbir elin uzanmaya hakkı yok, olmamalı gibi Tanrım. Sonra o, diğerine fırlatsın. Görüyorsun ya bir vicdanı bile büyütemiyoruz seninle. Ben ve eğilimlerim yüzünden karanfilleşen kalbime bir özür borçluyum. Benden çok kötü bir yazar olurdu. Şairlerden alıntılarla onlara göndermeler yapmayı bırakmalıyım önce. Keşke şu an burada olmasam. Turkuaz mavi bir yelek ya da bir kavanoz turşu. Yine çözümü çıkarı olmayan yerlerdeyim, bu tabloda iyi görünmüyorum bu sefer çok üzgünüm. Dolandığım yerler de özürlerim de hep tekerrür ediyor. Acaba bundan mı ibaretiz diye sorasım geliyor, sıkılıyorum. Çünkü ibaret olmak çok kısıtlayıcı. El. Bizi kısıtlayan en önemli mevzu gibi. Seni anlamam için Simyacı hep elimin altındaydı. Okumayı bilmediğimden her okuduğuma taptım. Okumayı bilmediklerinden her okuduklarına taptılar. Okumayı bilmediğinden... Kadın Kürkünde Rüya. Bu da öyle bir kitap olsa gerek. Sadece okumayı bilenler hissedebilir gibi geldi. Aşağılamak ya da yüceltmek için söylemiyorum bunu. Sadece söyleyesim geldi. Keşke herkes benim kadar nazik olsa.
Şu sıralar kendimi Halit Ayarcı gibi hissediyorum. Hayri İrdal beni çok yoruyor. Eski zaman dokusu, bunun haricinde zaman beni çekmiyor. Saatimi ne kadar ayarlarsam ayarlayayım hep geri kalıyor. Ben bu zamandan eksik ve gerideyim ya da buraya fazla ve ilerideyim bilemem. Belki de zaman yolcusuyumdur, haberim yoktur. Dünyanın en güzel sesinde her şey olabilir çünkü. Sonuçta bilmek, anlamak değil. Her bildiğimizi anlayamıyoruz ama anlamak bilmekle oluyor. Bunun sağladığı rahatlık neden vicdanınıza vuruyor? Sığınabildiğiniz en sağlam köşeniz gibi sanki. İğrenç yani. Acıma duygusuyla yapılan her eylem gibi iğrenç. Bazen insanın hayatında iğrenç olmayan tek şey sevgi gibi geliyor. En çok eylem gerektiren ve hiç kaçmak istemediğin.
Düşüncelerimi, hislerimi, sevgimi toparlayamıyorum. Canım sıkılıyor buna sonra cümleler dağılıyor. Nereye sığınacağımı bilmiyorum. Bunu düşünmekten kaçmak kötü bir çözüm değil. Bu vicdan kavramı da çok canımı sıkıyor. Bugün her konudan bahsedecek, bir sürü demeç verecek gibi bir edayla kalktım yatağımdan. Elime bir mikrofon alıp şey diyesim geldi: Çıkarın o sığındığınız vicdanlarınızı yerinden ve fırlatın birbirinize. Kimsenin saklanacak yeri kalmaz böylelikle. Kimse vicdan yapmaz kimseye ve herkes öyle sığınmaz herkese. Sonra nefretimi belirtmek isterdim. Sevgi dolu insanlar da nefret edebilir. Neyse ben, bu tablonun sonu nefrete bağlansın istemezdim. Daha değersiz hissetmemiştim hiç, olsun. Geçelim bu bahsi.
Diyorum ki birbirimize vicdan yerine saatlerimizi mi fırlatsak? Ama zamanı siktir edebilecek güce sahip olsaydık bunu çoktan yapmıştık zaten. Galiba şu an vicdanlarımızı siktir ediyoruz. Siz yine altın bir madalyon gibi taşımaya devam edin, ben yine söküp atardım. Sevmiyorum çünkü. Kimse öyle hayrına falan yapmamalı hiçbir eylemi. Kendinize başka kılıf bulun. Sığındığınız kalıplardan bıktım. Hiçbir kalıba sığmayan ben ve aslında her yere sığabilen ben olarak çok bıktık. Yani öyle böyle değil.
---------------------------
- Didem Madak - İris'in Ölümü
- Edip Cansever - Yerçekimli Karanfil
- Nazlı Karabıyıkoğlu - Kadın Kürkünde Rüya (İthaki,2018)
- Ahmet Hamdi Tanpınar - Saatleri Ayarlama Enstitüsü (Dergah,1987)
- Adamlar - Utanmazsan Unutmam
- uclercagri - her şey olabilir
Yorumlar
Yorum Gönder